Merhaba, çok sevdim öyküleri. Sadece bir tane tartışma konusu ışığı yandı kafamda. Beraber söndürelim diye yazıyorum. Lydia Davis demenizle kalbimden vurulsam da öyküyü "flaş" Hızlı, çabuk, hemen, kolay, az emek harcanarak yazma fikrine çekmek, öykünün sadece kutsal ve ahşap rustik bir masada, mum ışığında bir yazılmadığı savunusuna karşıysa harika. Fakat instagram kültürü gibi az zamanda çok iş, toksik verimlilik anlamına geliyorsa biraz kötü sanki. Ne diyorsunuz? Flash öyküler bu hızlı zamanlardan önce de var mıydı?
Teşekkürler Bujgan! Yorumuna bayıldım—kesinlikle ikinci opsiyon değil. Öncelikle flaş yazmayı tüketimi değil de üretimi kolaylaştırmak ve önündeki bariyerleri azaltmak; ikincisi, az alanla kısıtlanarak kendini yaratıcı anlamda zorlamak olarak düşünüyorum (Hemingway’in ikonik “For sale: baby shoes, never worn.” flaşı gibi).
Hatta Nasreddin Hoca öyküleri bile flaş olarak düşünülebilir 🫏
Bu flaş öyküler aklıma 6 dakika kartlarımı getirdi. Bilirsin belki ? Yeşim Cimcöz’ün kartlarında bir kelime olur ve o kelimenin çağrıştırdıklarını 6 dakika içinde yazarsın. Aslında terapi gibidir bilinçaltını yansıtır. Ben o 6 dakikalarda böyle flaş öyküler yazardım. Hem çok keyifli hem de neler çıktığına şaşıp kalıyorsun.
Çekingenliği düelloya davet etmek❤️❤️❤️ Her flaş ajanda paylaşımını okuduğumda bu sefer kafamı toplayıp, vakit ayırıp kesin yazıcam diyorum. Sonra başlayıp yazdıklarımı beğenmeyip bırakıyorum.
Bundan sonra çekingenliğimi de alıp gelicem, hazır mısın😬
Merhaba, çok sevdim öyküleri. Sadece bir tane tartışma konusu ışığı yandı kafamda. Beraber söndürelim diye yazıyorum. Lydia Davis demenizle kalbimden vurulsam da öyküyü "flaş" Hızlı, çabuk, hemen, kolay, az emek harcanarak yazma fikrine çekmek, öykünün sadece kutsal ve ahşap rustik bir masada, mum ışığında bir yazılmadığı savunusuna karşıysa harika. Fakat instagram kültürü gibi az zamanda çok iş, toksik verimlilik anlamına geliyorsa biraz kötü sanki. Ne diyorsunuz? Flash öyküler bu hızlı zamanlardan önce de var mıydı?
Teşekkürler Bujgan! Yorumuna bayıldım—kesinlikle ikinci opsiyon değil. Öncelikle flaş yazmayı tüketimi değil de üretimi kolaylaştırmak ve önündeki bariyerleri azaltmak; ikincisi, az alanla kısıtlanarak kendini yaratıcı anlamda zorlamak olarak düşünüyorum (Hemingway’in ikonik “For sale: baby shoes, never worn.” flaşı gibi).
Hatta Nasreddin Hoca öyküleri bile flaş olarak düşünülebilir 🫏
Bu da harika bir cevap 🎖 Hemingway'in o öyküsü de fotoğraf gibi öykü.
Hepsi o kadar güzeldi ki favori seçmekte zorlandım. Ama Banyo 💙
SANIRIM BENİM DE!!!
Bu flaş öyküler aklıma 6 dakika kartlarımı getirdi. Bilirsin belki ? Yeşim Cimcöz’ün kartlarında bir kelime olur ve o kelimenin çağrıştırdıklarını 6 dakika içinde yazarsın. Aslında terapi gibidir bilinçaltını yansıtır. Ben o 6 dakikalarda böyle flaş öyküler yazardım. Hem çok keyifli hem de neler çıktığına şaşıp kalıyorsun.
Hiç duymamıştım, gerçekten çok benzer! 🩵
Kitapçı çok kısa... Ama nedense bir garip oldum. Bu kadar kısa metinle etkilendim. Hüzünlendim bi'.
Ben de 🥺
Çekingenliği düelloya davet etmek❤️❤️❤️ Her flaş ajanda paylaşımını okuduğumda bu sefer kafamı toplayıp, vakit ayırıp kesin yazıcam diyorum. Sonra başlayıp yazdıklarımı beğenmeyip bırakıyorum.
Bundan sonra çekingenliğimi de alıp gelicem, hazır mısın😬
AŞIRI HAZIRIM HADİİİİ