Müthiş bir yazı olmuş! Hani derler ya film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti, işte tam olarak bu seriyi okuduğum yılları gördüm bir an. Başa döne döne okuduğum (senin de tabirinle kolay kazanılmış dopamine ihtiyaç duyulan anlar olsa gerek) ve her okuyuşta - bu Serra ne garip karaktermiş ya - demeye başladığımı hatırladım. Ben seriyi hemen hemen Serra'nın günlük tutmaya başladığı yaşlarla eş zamanlı olarak takip ettiğim için o dönem acayip bir yakınlık kurmuştum. Ve gerçeklerin de bazen oradaki gibi olacağını sanıyordum muhtemelen. Paralel olarak İpek Ongun'un Yaş On Yedi, Bir Pırıltıdır Yaşamak gibi "öğretici" kitaplarını da okuyordum ama neyse ki kendime bunlar üzerinden bir kimlik inşa etmeden kurtarıcı başka kitaplarımı buldum.
İlginç olan şu ki o dönemden kalma pek çok gençlik kitabımı yıllar önce dağıtmış, isteyene vermiş veya kaybetmiş olmama rağmen bu seri halen yerinde duruyor. Taşınmalara direniyor, farkına varmadan özenle bakılıyor. Altın Kitaplar baskısı hem de evet:) Sanırım bugünün gözünden ve bilincinden tekrar bakmak adına seriyi dolabın ücra köşelerinden çıkarıp okuyacağım. Farklı bir deneyim olacağına eminim:)
Çok teşekkür ederim! Yaş On Yedi kitabını da tekrar okumaya niyetlendim ama İO kotamı doldurmuşum artık, bünyem almadı :)
Yeniden okuduğunda ne düşüneceğini merak ediyorum! Bir noktaya kadar her şeyi büyük bir dikkatle inceledikten sonra karakterleri eskiden tanıyor olmanın o bilindik rahatlığına bırakıyor insan kendini.
Serra'yı o yaşımda okurken bile sevememiştim :) Ama müthiş bir furya idi ve İpek Ongun ona yazdığımız tüm mektuplara cevap yazıyordu, bu nasıl bir süksedir 6. sınıf öğrencisine tahmin edersin:) Serra'yı bıraktığımda görücü usulü bulduğu eşi ile evlenmek üzereydi, sonrasında iyidir inşallah. Yazı ise muhteşem, emeğine ellerine sağlık
Ne kitaplar ama başyapıt gibi okudum, başladım günlük tutmaya artık ne katkıları oldu muhteşem ergenliğime bilemiyorum. Neyse ki Serra gibi şişko sivilceli değildim 🤪 yazı şahane ellerinize sağlık 💙
Yazının muhteşemliği peki 🥹♥️ Uzun zamandır seriyi baştan sona okuyup üzerine bir şeyler yazma isteğim vardı, yazdıklarını okuyunca herhalde sinir harbinden sonuna kadar varamazdım diye düşündüm. Biz neler okuduk ve bu kitabı nasıl şaheser bildik, akıl alır gibi değil… ah Serra ve ah bilinçaltımıza çaktırmadan formatlar atan günlüğü…
Yazının tamamını okuyup bitirmek istemedim, yarın sabah kahveme bıraktım bir kısmını; öyle keyifli! Gerçekten tam bir didaktik heveskaçıran yargımatikti Serra ya; kitapları sular seller gibi okuduğumda ben de kilolu, sivilceli, bilmiş bir ergendim ve düzenli günlük tutuyordum. Verilmiş sadakam varmış da bir Serra wannabe’ye dönüşmemişim (ya da dönüştüm mü acaba, annemlere sormalı :)).
Ellerine zihnine sağlık, gülerek ve onaylarcasına kafa sallayarak okuyorum. 🤘🏼
Müthiş bir yazı olmuş! Hani derler ya film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti, işte tam olarak bu seriyi okuduğum yılları gördüm bir an. Başa döne döne okuduğum (senin de tabirinle kolay kazanılmış dopamine ihtiyaç duyulan anlar olsa gerek) ve her okuyuşta - bu Serra ne garip karaktermiş ya - demeye başladığımı hatırladım. Ben seriyi hemen hemen Serra'nın günlük tutmaya başladığı yaşlarla eş zamanlı olarak takip ettiğim için o dönem acayip bir yakınlık kurmuştum. Ve gerçeklerin de bazen oradaki gibi olacağını sanıyordum muhtemelen. Paralel olarak İpek Ongun'un Yaş On Yedi, Bir Pırıltıdır Yaşamak gibi "öğretici" kitaplarını da okuyordum ama neyse ki kendime bunlar üzerinden bir kimlik inşa etmeden kurtarıcı başka kitaplarımı buldum.
İlginç olan şu ki o dönemden kalma pek çok gençlik kitabımı yıllar önce dağıtmış, isteyene vermiş veya kaybetmiş olmama rağmen bu seri halen yerinde duruyor. Taşınmalara direniyor, farkına varmadan özenle bakılıyor. Altın Kitaplar baskısı hem de evet:) Sanırım bugünün gözünden ve bilincinden tekrar bakmak adına seriyi dolabın ücra köşelerinden çıkarıp okuyacağım. Farklı bir deneyim olacağına eminim:)
Çok teşekkür ederim! Yaş On Yedi kitabını da tekrar okumaya niyetlendim ama İO kotamı doldurmuşum artık, bünyem almadı :)
Yeniden okuduğunda ne düşüneceğini merak ediyorum! Bir noktaya kadar her şeyi büyük bir dikkatle inceledikten sonra karakterleri eskiden tanıyor olmanın o bilindik rahatlığına bırakıyor insan kendini.
Serra'yı o yaşımda okurken bile sevememiştim :) Ama müthiş bir furya idi ve İpek Ongun ona yazdığımız tüm mektuplara cevap yazıyordu, bu nasıl bir süksedir 6. sınıf öğrencisine tahmin edersin:) Serra'yı bıraktığımda görücü usulü bulduğu eşi ile evlenmek üzereydi, sonrasında iyidir inşallah. Yazı ise muhteşem, emeğine ellerine sağlık
Tüh keşke ben de mektup yazsaymışım 😅
Çok teşekkürler bu arada, beğenmene sevindim.
Ne kitaplar ama başyapıt gibi okudum, başladım günlük tutmaya artık ne katkıları oldu muhteşem ergenliğime bilemiyorum. Neyse ki Serra gibi şişko sivilceli değildim 🤪 yazı şahane ellerinize sağlık 💙
Yazının muhteşemliği peki 🥹♥️ Uzun zamandır seriyi baştan sona okuyup üzerine bir şeyler yazma isteğim vardı, yazdıklarını okuyunca herhalde sinir harbinden sonuna kadar varamazdım diye düşündüm. Biz neler okuduk ve bu kitabı nasıl şaheser bildik, akıl alır gibi değil… ah Serra ve ah bilinçaltımıza çaktırmadan formatlar atan günlüğü…
Ya çok teşekkür ederim! Ben de 9. kitaba kadar okuyabildim ve cidden fiziksel olarak devam edemedim artık.
Ama okursan merak ediyorum ne düşüneceğini ve yazacağını! 💕
Yazının tamamını okuyup bitirmek istemedim, yarın sabah kahveme bıraktım bir kısmını; öyle keyifli! Gerçekten tam bir didaktik heveskaçıran yargımatikti Serra ya; kitapları sular seller gibi okuduğumda ben de kilolu, sivilceli, bilmiş bir ergendim ve düzenli günlük tutuyordum. Verilmiş sadakam varmış da bir Serra wannabe’ye dönüşmemişim (ya da dönüştüm mü acaba, annemlere sormalı :)).
Ellerine zihnine sağlık, gülerek ve onaylarcasına kafa sallayarak okuyorum. 🤘🏼
Çok teşekkür ederim, hem de sabah kahvesinin yanına layık görülmesi beni aşırı mutlu etti! 💕
Bilmiş ergen ve yargımatik Serra arasındaki çizgi çok ince, eminim ben de geçmişimdir o sınırı bir noktada :]